Mopre Prefabrike Yapılar'a Hoş Geldiniz

TÜRKİYE’ DE PREFABRİK YAPILARIN GELİŞİMİ VE ÖNEMİ

TÜRKİYE’ DE PREFABRİK YAPILARIN GELİŞİMİ VE ÖNEMİ

Türkiye’de ve dünyada gün geçtikçe gelişen teknoloji, sanayileşme ve endüstriyelleşmenin artmasıyla beraber prefabrike sektörü de gelişmektedir. Hız unsuru prefabrike sektörünün tercih edilmesinde başlıca nedenlerden biridir. Doğal afetler, mülteci artışı, şantiye mobilizasyon binaları gibi nedenlerle acil ihtiyaç halinde hızla, gereksinim olan barınma ihtiyacını prefabrike yapılar karşılamaktadır. Bununla birlikte talep artışıyla sektör büyümekte olup prefabrikasyon teknolojisi gün geçtikçe gelişmektedir. 

Projenin toplam maliyetinin az olması, hızlı bir şekilde tamamlanması, yapı elemanlarında istenilen kalite ve dayanımın sağlanması, malzeme israfının azaltılması, modülizasyon ve standardizasyon olanaklarının artırılması ve şantiyede meydana gelebilecek olan iş kazası sayısının önemli ölçüde azaltılabilmesi sektörel büyümeyi hızlandırmıştır.

Dünyada uzun zamandır prefabrike yapı kullanılmakta olup, Türkiye’de ise 1965’lı yılları başında uygulanmaya başlanmıştır.

1965 yılında Türkiye'de ilk defa portatif kamp evleri satışa çıkarılmış. Kavak ağacından iki farklı büyüklükte yapılan evler 3 bin 500 ile 2 bin 750 liraya satılıyordu.

Ülkemizdeki prefabrikasyon sektörü gelişmeye açık bir sektör olmasına rağmen, geleneksel betonarme sistem hâkimiyeti gibi problemlerden, merdiven altı imalatçılardan kaynaklı olarak geçmişte pazarda haksız bir imaja sahip olmuştur. Bu durumdan dolayı da gelişme hızı belirli bir düzende olmamıştır. Bunlarla beraber yeterli tanıtımın da yapılamaması ülkemizde prefabrik yapıların Avrupa ülkelerine kıyasla az gelişmesinde önemli bir etken olmuştur.

Avrupa ’da:

  • Prefabrikasyonun inşaat sektöründeki payı %30-50
  • Prefabrik üst yapı projeleri her çeşit yapıyı içeriyor (alçak, yüksek, konut, ofis, endüstri, spor) vs.
  • Deprem bölgelerinde yapılan ön üretimli yapılar giderek artmakta.
  • Depreme dayanıklı prefabrik yapı tasarımı ile ilgili AR-GE oldukça fazla
  • Prefabrik yapı tasarımına yönelik yönetmelik oldukça detaylı
  • Prefabrik yapıların depreme karşı tasarımı için ayrıca kapsamlı bir yönetmelik mevcut
  • Çok katlı prefabrik yapılar oldukça fazla
  • Üst yapı inşaatında belli bir kalite kontrol sürecine tabi prefabrikasyon: ~%95-100

 

Türkiye ’de:

  • Prefabrikasyonun inşaat sektöründeki payı %2-3
  • Üst yapı projeleri tipik olarak az katlı / geniş açıklıklı hangar tipi endüstriyel yapılar
  • Depreme dayanıklı prefabrik yapı tasarımı ile ilgili AR-GE limitli
  • Prefabrik yapı tasarımına yönelik yönetmeliğin kapsamı yetersiz
  • Çok katlı prefabrik yapıların sayısı az
  • Üst yapı inşaatında belli bir kalite kontrol sürecine tabi prefabrikasyon: %53

Ancak son yıllarda, Prefabrik sektörü, hem global açıdan hem de ulusal çapta hızla büyüyen sektörlerden biri olarak gösteriliyor.

İnşaat sektörünün hızlı gelişimiyle birlikte büyüme hızını arttıran prefabrik sektörü, prefabrikasyon teknolojisi sayesinde kalite, hız, ekonomi ve süreklilik gibi kavramları içerisinde barındırıyor. Türkiye ekonomisinde de söz sahibi olmaya başlayan sektör, üretim ve uygulama aşamasındaki standartlaşmayla birlikte Türk inşaat sektöründeki önemini de günden güne arttırıyor.

Hızlı ve pratik inşa edilebildikleri için son dönemde projelendirilen prefabrik ve çelik toplu konut yapıların sayısı da arttı. Özellikle 17 Ağustos depreminden sonra çelik binaların yaygınlaşması da prefabrik sektörünü olumlu yönde etkiledi. Sektör yetkilileri, 10 yıl öncesinden bu yana geçen süreçte prefabrikasyona olan ilginin artmasının altında, depreme karşı dayanıklı binalar hususunda bilinçlenmenin yattığını öne sürüyor. Yaşanan depremlerden sonra prefabrik şirket sayısının artması da büyümenin bir göstergesi olarak kabul ediliyor.

Sektörün öncü firmaları, prefabrik sektörünün yaygınlaşmasının yalnızca deprem gerçeği ile değil, büyüme sürecine olumlu katkı sağlayabilecek ortak çalışmaların yapılması ve gerek global gerekse de ulusal çapta bilinirlik kapasitesinin arttırılması gerektiğini düşünüyorlar. Bunlara ek olarak prefabrik sektörü otoriterleri, inşaat kalitesinin artırılması için yapılmakta olan yasal uygulamalar ve yaptırımlar sebebi ile enerji verimliliği ve geliştirilmiş yapı malzemelerinin öneminin giderek artacağı düşüncesini savunuyorlar.

Özellikle 17 Ağustos depreminin ardından gelişmeye başlayan hafif çelik yapı sektörü hızla gelişmeye devam ediyor. İnşaat sektöründe gittikçe artan bir pazar payına sahip olan sektörün özellikle kentsel dönüşüm projeleri ile büyümesini sürdüreceği öngörülüyor. Hafif çelik yapıların yüzde 90'ı üretim tesislerinde gerçekleştiriliyor. Sadece montaj kısmı yerinde oluşturuluyor. Dört katlı bir yapı yaklaşık 30 günde tamamlanıyor. Bu hız herhangi bir yapı sisteminde bulunmuyor. Hafif çelik yapılar kentsel dönüşüm projeleri için doğru bir çözüm olarak dikkat çekiyor. Bu yapılar hem çok kısa sürede yapılıyor hem depreme dayanıklı hem de ısı ve ses yalıtımı yüksek olması ile ön plana çıkıyor.

Hafif çelik yapı sisteminin betonarme yapıya kıyasla daha hızlı inşa edilmesi, ayrıca ısı ve enerji tasarrufu sağlaması sebebi ile betonarme yapılara göre ekonomik açıdan daha avantajlı olduğu gerçeği geçtiğimiz yıllar içerisinde daha fazla bilinir oldu. Ayrıca hafif çelik yapı sistemi ile inşa edilen yapılar, depreme karşı dayanıklılığının yanı sıra yüksek izolasyon özelliklerini de bünyesinde barındırıyor.

Prefabrik yapıların ömrü gelişen teknolojiyle beraber, kullanılan konstrüksiyon tipi ve malzemelerin cinsine göre değişmekle birlikte 50 yıldan 80 yıla kadar uzamaktadır. Prefabrik yapıların gelişimi yap uygula yöntemiyle her geçen gün daha da gelişmektedir. Bu yapılar ilk zamanlarda ses ve ısı yalıtımı bakımından dezavantaj sağlarken alternatif yalıtım uygulamalarıyla bu dezavantajı avantaja çevrilmiştir. Hatta soğuk hava depoları gibi ısı yalıtımı üst düzeyde olması gereken yapılar için bile artık prefabrik yapı sistemi uygulanabilmektedir. Gerek yurt dışında gerekse yurtiçinde şantiye alanlarında işçilerin barınmasını ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hızlı kurulumu ve en önemlisi maliyetin düşük olması sebebiyle prefabrik yapılar sıklıkla tercih edilmektedir. Prefabrikasyon sistemi arz talep doğrultusunda kullanım koşullarına ve kullanılacak yerin coğrafi durumuna bağlı olarak fabrikasyon sürecine gitmeden revizyon edilebilme özelliğine sahiptir. Bu durum da en büyük avantajlarından biri olmuştur. Hafif çelik prefabrik yapının kurulacağı alanda herhangi bir temel yapısına ihtiyaç duymadan genellikle zemin seviyesini eşit konuma getirebilmek için grobeton üzerine kurulumu yapılabilmektedir. Hangar gibi ağır çelik malzemelerin kullanılması durumunda aynı şekilde grobeton üzerine şase kullanılmadan da kullanımı mümkündür.

Gerek fabrikasyon sürecinde gerekse montaj aşamasında çevreye herhangi bir zarar vermemesi büyük bir artıdır. Çelik prefabrik yapı C kesitten oluşan karkaslı iskelet üzerine çoğunlukla sandviç panel sisteminden üretilmektedir. Modüler hafif çelik yapı kullanılması durumunda, taşınması da kolaydır ve rahatça temizlenebilir. Modüler binalar arasında ülkemizde en yaygın kullanılan şekli konteynerdir. Parçalarının üretimi yapıldıktan sonra fabrikada montajlanıp her türlü mekanik elektrik tesisatının da eklenmesiyle konteynır boyutlarına göre tırlara yüklenip kullanılacağı alana vinç yardımıyla indirilip kullanıma hemen başlanabilir. Ülkemizde son olarak Kahramanmaraş depremi sonrası bölgede yaşayan ve evsiz kalan insanların barınma ihtiyaçları bu şekilde giderilmiştir.

 

Türkiye ’de Prefabrik Sektörünün Payını arttırabilmek için, Prefabrikasyonun sadece endüstriyel yapılar için uygun bir sistem olduğu izlenimi ortadan kaldırılmalıdır. Özellikle çok katlı yapıların projelendirilmesinde prefabrikasyonun avantajları öne çıkarılmalıdır. Depreme dayanıklı çok katlı yapıların tasarımında, özellikle bağlantı noktalarına yönelik, inşaat mühendislerinin farkındalığı eğitimler ile arttırılmalıdır. Bu eğitimlerin verimliliği için ulusal kapsamlı bir prefabrik yapı yönetmeliği yürürlüğe girmelidir. Prefabrik yapıların Türkiye’de gelişmemesinin en önemli nedenlerinden biri ise depreme dayanıklı prefabrik yapı tasarımı ile ilgili AR-GE çalışmaları yapılmamasıdır. Bunun için AFAD - Ulusal Deprem Araştırma Programı, gibi programlardan sektörün daha fazla yararlanması için çaba sarf edilmelidir.

Türkiye’deki inşaat sektörünün %75 ’i konut türü yapılardır burada prefabrik konutun yapılardaki payı ise %1-2 düzeyindedir. Buradan anlaşılıyor ki, çok katlı konut türü yapılardaki prefabrik payının arttırılması, prefabrik sektörünün gelişiminde önemli rol oynayacaktır. Prefabrik yapıların deprem bölgelerinin çok katlı yapılarda sunacağı avantajları geliştirmek için prefabrikasyonda yeni teknolojilerin kullanımı desteklenmelidir.

WhatsApp